Küreselleşme ve savaş nedeni ile vuku bulan maduriyetlerden dolayı günümüzde endişe verici insani göçler yaşanmaktadır.
Küreselleşmede temel iddia edilen kural herkesin istediği yere serbestçe girebilmesi bu sadece sermaye sahipleri ve malla için geçerliydi. Genelde kitler için sınır bulunmaktaydı ayrıca bu sınırlar bir önceki dönemlere göre artırılabiliyordu.
Birleşmiş Milletin ,raporuna göre son 30 yılda kendi topraklarını terk ederek başka ülkelere göç ederek göç sayısı 400 milyonu aşmıştır.Sosyal hareketlilik olmasına karşın kültürel , ekonomik , sosyal ve politik yapısı ile ilişkili olup derinden etkileyen sosyal olaydır.
Uzmanlar gelecekte bu sayı en az 1 milyar kişinin ekonomik, sosyal, kültürel ve politik nedenlerden sebepten dolayı göç edeceği tahmin edilmekte.Tehdit edilme, zulüm, baskı, savaş nedeniyle ve yaşam koşulllarının zorlukları insanların göç etmesine neden olan sebeplerdir.
Yakın tarihi gözden geçirecek olursak Hindistandaki,Vietnam, Kamboçya,İran devrimi nedeni ile yurt dışına yerleşen mülteciler, Afganistan’dan , kaçan mülteciler,Körfez savaşından İran’a, sığınan mülteciler, Suriye’den Türkiye’ye, sığınan mülteciler,Ukrayna’dan, Türkiye’ye sığınan insanlar. Ülkeden ülkeye sığınan insanlar günümüzde bu rakamlar çok yüksek olduğu tahmin edilmekte.
Tarihler boyunca farklı yerlere göç etmenin nedeni yoksul kesimin yaşam mücadelesini sürdürebilme stratejisidir.Ancak bu günümüzde inceleyecek olursak boyutları siyasi, ekonomik istikrarı etkileyecek ve uluslar arası sıkıntılar yaratacak düzeye çıkmıştır.
Birleşmiş Milletlerin, tahminlerine göre sel felaketleri,açlık, kuraklık, küresel ısınmadan dolayı, çatışmalar, insan haklarının ihlali göç etme nedenleri olacağı açıklanmaktadır.
Dünya genelinde her gün evinden , yurdundan evinden ayrılmak zorunda kalıyor.Uzmanların verilerine göre dünyanın 52 ülkesinden 60 milyon insan yerinden edilmiş çeşitli nedenlerden dolayı göç ettiği yerde yaşamlarını sürdürmeye çalışmakta.
En büyük sorun kontrolsüz uluslararası göç ve mülteci sorunudur.Kontrolsüz ve yoğun şekilde olduğu için hedef ülkelerde güvenlik tehditleri, siyasi, sosyal,ekonomik yapıyı olumsuz etkileyebilir.
Sonuç olarak ya yaşanılabilir dünya kurmayı başaracağız , ya da insan eliyle elbirliği ile yarattığımız felaketlerle mücadele ederek bu zorlu yaşamı devam edebilmek için gayret sarf edeceğiz.Kaybetmeye mahkum olmuş bu dünyada çok fazla oluşu kazananı olmayacaktır. Kazananlarında gelecek zaman içinde de kaybedeceği görülmektedir.