Tarih: 23.08.2019 18:58

Malatya’nın En Eski Köyü “Gözene Köyü”

Facebook Twitter Linked-in

Yeşilyurt, Doğanşehir ve Akçadağ ilçe sınırlarının birleştiği noktada kurulan Gözene Köyü tarihi itibarıyla en eski yerleşim merkezi olma özelliğine sahip bir beldedir.

Selçuklu Devletinin Hulagu tarafından kardeşler arasında bölünmesi üstüne, önce İzzeddin Keykavus II, Malatya’da hüküm sürdü; sonra yerine Rükneddin Kılıç Arslan IV geçti. İzzeddin asker toplamaları için Malatya bölgesine adamlar gönderdi (1257); fakat şehirliler adamlarını Moğolların korkusundan kabul etmediler. Abaka zamanında (1265-1282) yapılan yeni bir bölünme sonunda Malatya, Gıyaseddin Mesud II’nin hissesine düştü. Cimri olayı (1277) sırasında Malatya bölgesinde bulunan Germiyan Türkmenleri Kütahya bölgesine geldiler.

Memluklar Malatya’yı almak üzere birçok teşebbüste bulundular. 1316’da Melikünnasır Muhammed zamanında Malatya önüne gelen bir Memluk ordusu şehri alarak tahrip etti. Bundan sonra Malatya Memlukların bir uç kalesi oldu. Ancak Dulkadıroğulları Elbistan dolaylarında kuvvet kazanınca Memluklu hakimiyeti etkisini kaybetti. Osmanlılar, Yıldırım Beyazıd zamanında etki alanlarını Doğu’ya kaydırdıkları sırada Malatya, Akkoyunlular, Memluklar ve Osmanlılar arasında birçok savaşa yolaçtı. Sivas ve Kayseri hakimi kadı Burhaneddin Ahmed, Amasya beyi Şadgeldi Ahmed Bey ve onun yardımına gelen Yıldırım Beyazıd yüzünden Malatya’ya kaçtı, fakat Divriği yakınlarındaki Karayel’de Akkoyunlu hükümdarı Karayölük Osman Bey tarafından öldürülünce (1398) Yıldırım Beyazıd, kadı Burhaneddin’in topraklarına sahip çıktığı gibi Malatya üstünde de hak ileri sürdü. Malatya’yı korumak isteyen Dulkadıroğlu Suli Bey, kızı Emine hatunu, Yıldırım Beyazıd’ın oğlu Şeyhzade Süleyman ile nişanlayarak Osmanlılar tarafına geçti. Memluk sultanı Berkuk, bu olay üstüne Suli Bey’i öldürterek Malatya’yı Sadaka Bey’e verdi. Suli Bey’in yeğeni Nasırüddin Mehmed Bey, Yıldırım Beyazıd’a başvurarak kendisine yardım edilirse Osmanlılara bağlanacağını bildirdi. Bunun üstüne Yıldırım Beyazıd, Berkuk’un ölümünden ve yerine Ferec’in geçmesinden yararlanarak Dulkadırlılar üstüne yürüdü ve Memluklu emiri Çakmak’tan Malatya’yı aldı (1399).

Ancak Osmanlıların şehirdeki hakimiyeti bir yıl kadar sürdü. Timur Malatya’yı Osmanlılardan aldı (1401). Yıldırım Beyazıd’a haber göndererek Osmanlılara sığınan Sultan Ahmed Celayir ile Karayusuf’a karşı şehrin geri verilebileceğini bildirdi. Yıldırım Beyazıd bu isteği kabul etmedi; fakat Ankara’da yenildi (1402). Dulkadırlılar, Timur’un Anadolu’dan gitmesinden sonra, Memluklar döneminde Malatya’ya hakim oldular. Ancak, Memluklar bu şehre ayrı bir önem verdiklerinden vali göndermekten de geri kalmadılar. Bu yüzden Dulkadırlılarla araları açıldı. Nitekim Beyazıd II devrinde Çukurova’da yapılan Osmanlı-Memluk savaşları sırasında (1485-1491), Dulkadıroğlu Alaüddevle Bozkurt, Osmanlılarla işbirliği yaparak Malatya’ya hücum etti, başarı sağlayamayarak Memluklularla anlaşmak zorunda kaldı (1485). Bu yüzden Memluklar Malatya’ya en seçkin emirlerini vali olarak gönderdiler. Nitekim son Memluklu Sultanı Kansu Gavri, Malatya’da valilik yapmış, Osmanlı lehçesinde şiirler yazmıştır. Yavuz Sultan Selim, Memluk seferine çıkarken Malatya’yı aldı (1516). Temmuz sonunda Malatya önlerine gelen Türk ordusu, Hadım Sinan Paşa ile birleşerek Malatya’ya girdi. Yavuz Selim Dulkadıroğlu topraklarını Şahsuvaroğlu Ali Bey’e verdi.

Mısır’ın alınmasından sonra (1517) Malatya kesin olarak Osmanlı sınırlarına katıldı ve bir uç şehri olmaktan çıktı. Şehsuvar Bey’in bir iftira yüzünden Kanuni devrinde Ferhad Paşa tarafından öldürülmesiyle Malatya’da Dulkadır soyu son buldu (1522). XVII’nci yüzyılda Celali isyanları başladığı zaman Malatya, asilerin soygunlarına uğradı. Celalilerden Bölükbaşı Kara Ahmed, Malatya’ya çok zarar verdi. Kocasinan Paşa, Kara Ahmed’i devlet hizmetine aldı. Malatya, İran seferleri sırasında orduya erzak sağladı. XVIII’nci yüzyılda Malatya’da imar çalışmaları başladı. Bazı cami ve mescidler yapıldı veya onarıldı. XIX’ncu yy.da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’ya yenilen ve esir olan Mehmet Reşid Paşa, serbest bırakılarak sadaretten azledildikten sonra Diyarbakır-Sivas-Harput valiliklerine gönderildi. Paşa bu arada Malatya’yı onarmak için 1833’te 40 tabur askerle şehre geldi. Arguvan bölgesindeki Dirican, Nermigan, Arapgir’deki Atmalı, Şötikak ve Akçadağ’daki Kürne, Kürecik, Gözene aşiretleriyle Adıyaman, Besni civarındaki aşiretler arasında güvenliği sağladı. Bu başarı, İzolu çevresindeki aşiret reislerini telaşa düşürdü. Fırat’ı geçecek olan Osmanlı askerlerinin kayıklarını batırarak bunların kendi üstlerine gelmesini önlemek istediler. Bu olaya kızan Mehmed Reşid Paşa, olayı yaratanları astırdı.

Mısır meselesi üstünde 1839’da Mahmud II’nin emriyle Hafız Mehmed Paşa, karargahını Elazığ’da kurarak Kavalalı ile çarpışmaya hazırlandı. Orduyu Malatya’ya getirdi. Askerlerin içinde Alman kurmayları da vardı. General Moltke, o sırada yüzbaşı rütbesiyle Malatya’da bulunuyordu. Hafız Mehmed Paşa, askerini Orduzu’ya 4 km. uzaklıktaki Eski Malatya’nın içine yerleştirdi. Han, ev ve köşkleri işgal etti. Halk, Bağlar bölgesinden (Aspuzu) şehre inemedi. Bağ evlerinde kışı geçirdi. Aspuzu’da yerleşen halk, burada bir şehir kurarak bir daha eski yerine dönmedi. Böylece Malatya, ad değiştirmeden, bir üçüncü defa yer değiştirdi. Malatya, Tanzimattan sonra, yeni yerinde gelişmeye başladı. Büyük iş merkezlerinden biri durumuna geldi. Önce Maraş’a, sonra Diyarbakır’a, Elaziz’e (Mamurretülaziz) bağlandı. Cumhuriyetten önce mutasarrıflık; cumhuriyetten sonra il oldu.

 

malatyaguncelnormalhaber-008.jpg

Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdığı nutuk kitabından alıntıdır. O dönemde gözene kazaydı (nahiye) (Nutuk 3. Cilt/ Baskı 971. Sayfa)

Kaynak: Meydan Larousse :malatyagundemozel.com



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —