Tanıdığımız, bildiğimiz kişiler kendilerini kendinden farklı tanıtmaya çalışıp bundan keyif almakta. Mevlana’nın, çok güzel ders verme niteliğindeki sözü bu zaman dilimi için ne kadar yerinde ‘’ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol’’ insanlar ne yaptığının farkında değil bilerek isteyerek bu şekilde davranıyor.
Konuşurken mangalda kül bırakmıyorlar sanırsın alim.Ama icraata gelince işte o zaman bir bir yalanları havada uçuşuyor .Güzellik önemli değil derler arka planda güzellere hayranlıkla bakarlar,hayatımda yalan konuşmam der ama yürüyen yalancılığın başını çeker, vatan benim için önemli derler ,vatani görev yerine getirilir derler askere gitmezler , karşındaki insanı bir başkasına verip veriştirir ama ben dedikoduyu sevmem derler alasını yaparlar , kimsenin parasında gözüm yok ,zenginlik nedir el kiri derler ama için için yer kendini niye ben zengin değilim diye işte bu gibi örnekler uzar gider…
Peki o halde insanlar niçin insanların başarılarıyla gurur duymak yerine onun ,bunun malı , mülkü,kazancı, bulunduğu konumu veya yapılan güzelliklerin üzerine değerlendirilmiyor da böylesine açıklamada bulunurlar. Düşünmeden öyle gereksiz laflar ediyoruz ki.Cevabı belli olan sorular sormalar,sinir bozucu sorular olduğunu bile bile yapıyoruz.
Nere gidersek gidelim yalan konuşmada sınırlar aşılmış diz boyu olmuş.Kime neye inanacağız bilemiyoruz Çünkü karşındaki onun yalan söylediğinin fakında yüzüne doğruyu konuşunca utanma ve sıkılmada yok o kadar rahatlar ki ar damarları çatlamış .İnsanlık nereye gidiyor , ne yapmaya çalışıyor bilinmez.Alışıyoruz insanların bu gibi davranışlarına ama bilmezler ki gün gelir yalanları yüzünden yalnız kalacağını.Gün gelir etrafında kendi gibi yalancı insanlarla yuvarlanıp duracağını.

